Kategoriler
İnceleme Ivır Zıvır

Takibe Değer Youtube Kanalları

Bir süredir haftalık olarak video bildirimi aldığım kanallar vardı. Gerçekten de boş zamanlarımda bana çok şey katan videolar izledim, podcast haline getirdim, yürürken, tramvayda, otobüste hatta bazen uyumadan önce bu içerikleri tükettim. Ancak Youtube o kadar hızlı ilerledi ki çok daha fazla kaliteli içerik üretilmeye başladı. Ben de keşfedebildiklerimi sizlerle tekrar paylaşayım dedim. Sizlerin varsa yorum olarak bırakmanız beni mutlu eder.

Öncelikle Barış Özcan,  Başka Bir Şey,  Bi’KafalarVASPFilmler ve FilimlerTEDx gibi kanalları önerdiğim yazımı şuraya bırakayım, onlara da mutlaka bakın : https://caglar-celik.com/index.php/2017/10/12/matrak-youtube-kanallari/

Bir de Görünen Adam isimli bir youtube dizisi mevcuttu : https://caglar-celik.com/index.php/2017/10/12/bir-youtube-dizisi-gorunen-adam/

Yazıya geçmeden önce ufak bir de web sitesi paylaşmak istiyorum. Astronaut (www.astronaut.io) isimli bu sitede Youtube’da neredeyse hiç izlenmemiş videolar kısa süreliğine karşınıza çıkıyor ve belirli aralıklarla yenisi geliyor. İnsanların belki de öylesine kaydettiği videolar göreceksiniz. Anılarına şahit olacaksınız onların gözünden. Belki de çok saçma şeylerle karşılaşacaksınız. Ancak sitenin de söylediği üzere, tıpkı bir astronot gibi yepyeni şeyler keşfedeceksiniz. Gelelim esas yazımıza. 

1) NEBUCH

https://www.youtube.com/user/Nebuch/

Gördüğüm en çarpıcı kişisel bloglardan birisi olduğunu söyleyebilirim. Hayata dair bir anlığına aklımıza gelen sonra bir kenara attığımız soruların üstünde düşünüp çok daha derine iniyor. Daha sonra kendi fikirlerini de vloglarla paylaşıyor. Bir süredir takip listemde olmasına rağmen Siber Punk videosunu attıktan sonra “Dur şuna bir bakayım” demeyi akıl ettim. Doğrusu en çok ilgimi çeken videolarından birisi de oydu.

2)Sunay Akın

https://www.youtube.com/user/SunayAkin62

Sunay Akın eskiden beri Youtube kanalına içerik giriyor fakat diğer sosyal medya hesapları kadar insanı çevresine toplamamış bu mecrada. Bir hafta önce yeniden içerik üretmeye başlayan Akın, tekrar kanalını şenlendirecek gibi. Oyuncak Müzesi ve kitapları ile hafızamda kalan ismi ile açtığı kanalda 11 ay öncesinde girdiği kısacık hikayeler de benim için oldukça keyifliydi. Çikolatanın bitmesinden korkar da yavaş yersiniz ya, onun videolarını da tek seferde izlemekten çekindim. Umarım ben eski içerikleri tüketene kadar o bir o kadar güzel videolar hazırlamış olur. Bu arada belirtmem gerekiyor, yalnızca kitap yazan veya müzeyi oluşturan birisi değil. Çok farklı uğraşları var. Örneğin hayatına dair okuduğum kısa bir şey vardı, İlk şiirini dokuz yaşında iken bir kız için yazmış. Şiiri kızın evindeki balkon kapısına kazımış. Soğuk kış mevsiminde aile o kapıyı yakmış. Ve Akın’ın o şiiri yerine ulaşamamış.

3) Cep Hikayeleri

https://www.youtube.com/channel/UCaMkVc_bfovLxz40vrmEtWQ/

Herkesin bir hikayesi var. Ancak her birimiz kendi hikayelerimize o kadar odaklanmışız ki hayatta başrol biziz sanıyoruz. Ancak sokakta baktığımız yüzlerin, otobüste, metroda yanlarından kayıtsızca geçtiğimiz insanların her birinin, film senaryosu olacak kadar özel hikayeleri olduğunu fark ettiğinizde perdenin önünüzden kalktığını göreceksiniz. Ve oyun işte o zaman gerçekten başlayacak. Bu keşfi yapmanızı sağlayacak bir kanaldan söz ediyorum. Kısa kısa, bu insanların hayatlarından parçalar paylaşıyorlar bizimle. Sadece 3-5 dakikalık kesitler…”Bir esnaf, bir sanatçı, bir genç veya bir yaşlı; Cep Hikayeleri’ne göre herkesin anlatacak bir hikayesi vardır.”

4) Hikayesi Ne?

https://www.youtube.com/channel/UCjs3Yj1cXXQ1CYvRlpjuY4w/

Sonunda adamıma geldi sıra 🙂 Youtube’da bana en samimi gelen insanın sunumunu yaptığı bu kanalda tarih başta olmak üzere pek çok eğlenceli hikayeler görsellerle desteklenerek anlatılıyor. Bana kalırsa her yaştan insanla izlenebilecek bir kanal. Kardeşime, dostuma, aileme ve hatta dedeme izlettiğim, hepsinden de güzel dönüşler aldığım, video sonlarında kısa tartışmalar yaptığımız bir kanal. Ne diye parlatıp cilayayayım ki? Geçin izleyin, ilginizi çekeceğinden neredeyse eminim.

5) Koff Animation

https://www.youtube.com/channel/UCuNZLqt1BOsM8bjAvHVerCQ/

Kofff Animation ne yazık ki oldukça az içerik çıkartan kanallardan. İstanbul’da bir animasyon şirketi. Ara sıra eğlence amaçlı yaptıkları animasyonları kanala yüklüyorlar. Fakat gerçekten de izlemeye değer animasyonlar bunlar. Müslüm Baba’nın hayatı ancak bu kadar insana işlenebilirdi. Hele ki Zeki Müren… Son olarak ise Süleyman Seba… Hepsinin hayatını keyifli animasyonlar haline getirirken güzel de bir seslendirme yapmayı unutmamışlar. Ayrıca Bülent Ersoy ile Adnan Oktar’ın dövüşü de muzip bir çalışmaydı. Umarım takipçilerini unutmazlar.

6) STOLK

https://www.youtube.com/channel/UCvUbNqBKY_uHAfgs-xacGdQ

Bu kanalı trendlerden zaten görmüşsünüzdür. İzlememenize imkan yok. Ama listeme dahil etmemek attığım her kahkahanın haram olmasına sebep olurdu. Vebali büyük. İlk sezon sunucusu İbrahim Selim iken bu sezon Ümit Erdim’in sunumunda devam eden stolk, gündemin ucundan yakalayarak muzip ve ince dokunuşlarla mesaj gönderen, yok yok laaaak diye mesajı çakan harika bir kanal benim nazarımda. Sunucu değiştirmesi takipçilerinin canını sıksa da ben oldukça memnunum. İbrahim samimi adam kabul ama Ümit Erdim de hiç fena değil sanki.

7) KURCALA

https://www.youtube.com/user/kurcaLaa/

Kurcala, iki kafadarın belli bir mizah çerçevesinde çektiği “videolar silsilesi”. Ankaralıların ayrı bir takip ettiği kanal, ülke meselelerini mizahi bir üslupla kurcalıyor. Hele bir de mevzu bahis Ankara ise mizahla tokatlıyor geleni geçeni. Bildirim geldiğinde mutlu olduğum kanallardan birisi. 

8) Kamusal Mizah

https://www.youtube.com/user/199sokak/

Yüz defa izlediğim, dilime dolanan replikleri ile gerçekten çok güldüğüm bir kanal. Çok üst düzey bir espri ve gönderme var videolarını her yere yapıştırıverdiğim da bir gerçek. Doğrusu mizahı herkese hitap eder mi bilmem fakat frekansı uyuşanların bir de Deniz Bağdaş‘ı incelemesini de yazı içinde önermiş olayım. 

9) Çağlar Avcı

https://www.youtube.com/user/mcavcil

Dürüst olsaydı serisi ile adını daha bir duyuran kanal. Apple bize dürüst olsaydı videosu ile kanala abone oldum, ki sizin de izlemenizi öneririm. Büyük markalar gerçekleri söyleseydi neler derdi? Apple’ın bir üst modelinde azıcık ekranı büyütmesi, bir özelliği kırpması, diğerini kaldırması, her ürününde cins cins mevzular dönmesi sizin de canınızı sıkmamış mıydı? Hah işte bu kanal bunların hepsini dürüstçe söylüyor markaların yerine.

10) Anatolian Rock Revival Project

https://www.youtube.com/user/AnatolianRockRevival

Bu yazıyı hazırlarken kulaklığımdan bana eşlik eden müzikler bu listeden çalıyor. Günümüze çok da kalamamış rock müzikler ve rockçılar bu kanalda toplaşmış. Ben zaten hem rock müzik hem de eski müzikleri seven birisiyim. Bu kanal benim için bulunmaz bir nimet. Ayrıca kapak tasarımlarının da şahane olduğunu not düşmem gerek. Her şarkı için özel olarak hazırlanmış. “Bu sanat projesinin amacı Türkiye’nin Rock tarihinden pek bilinmeyen eserleri gün ışığına çıkarmak; herkesin duymasını, öğrenmesini sağlamaktır.” 

11) Bilimkurgu Kulübü

https://www.youtube.com/user/BilimkurguKulubu

Bilimkurgu Kulübü’nü Sight isimli kısa film ile tanıdım. Beni oldukça korkutmakla beraber daha önce benzer bir şeyi hayal ettiğim için ayrıca ilgimi çekti. Diğer videoları da izlemeye aldım. Bilim kurgu adına yapılan kısa filmleri Türkçe yayınlayan bu kanal, yapay zeka ile ilgili teorilere dair etkileyici filmlere de sahip. “Bilimkurgu Kulübü, bilimkurgu alanında çok geniş yelpazeli bir fikir ve paylaşım platformu olarak hayat bulmuştur.”

Kategoriler
İnceleme Teknoloji

10. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nda(BTK) Bilgi Güvenliği Derneği’nin organize ettiği 10. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı bu sene “Siber Güvenlik ve Yapay Zeka” başlığını seçti. 20-21 Ekim tarihlerinde iki gün süren etkinlik, bu alanda çalışma yapan akademisyenleri, iş adamlarını, öğrencileri ve siyasileri bir araya getirdi. Başbakan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, BTK Başkanı ve diğer başkanların konuşması ile açılış yapıldı. HAVELSAN,ASELSAN,Türk Telekom, Vodafone, Turkcell, Google,Siemens, Innovera, Huawei ve birçok önemli şirket yetkilileri, mühendisleri panellerde ve etkinliklerde konuşmalar yaptı, stantlar oluşturdu.

Açılışın Başbakan Yıldırım‘ın konuşması ile yapıldığı etkinlikte başbakan, 30 bin siber güvenlikçiye ihtiyaç olduğunu ve iş isteyen gençleriçin bir fırsat olduğunu belirtti. “Gençlerimizin daha iyi bir Türkiye’de yetişmesi için bize görev düşüyor. Bu tedbirlerin alınması için üç tane temel unsur var. Birincisi insan. Teknolojiyi hayatın merkezine alan insanı yani kullanıcıyı bilinçlendirmek işin başlangıcı. İkinci unsur yasal düzenlemeler. Üçüncüsü ise teknolojiye yoğunlaşmak.Milli yazılım ve milli donanım gerekiyor. Eğer işin aklı sizde değilse o iş sizin değildir. Beyninin başkasına ait olduğu bir araç size sadakatle hizmet etmeyebilir.” dedi. BTK Başkanı Sayan, 1285 kayıtlı siber güvenlikçi bulunduğunu ve son zamanlarda Türkiye’nin saldırıda bulunma ve saldırıya maruz kalma oranının oldukça düştüğünü belirtti.

 

Daha sonra verilen molada tüm standları gezme fırsatı yakaladım. Pentest şirketleri hizmetlerinden söz etti, Google yeni araçlarını tanıttı, ASELSAN yerli baz istasyonu olan ULAK projesinden bahsetti. Bunların haricinde AtarLAB oldukça ilgimi çekti. Güvenlik araçlarının her gün kaydettiği yüz binlerce log mevcut. Normalde bir güvenlik ekibinin bu logların tamamını analiz etmesi neredeyse imkansız. AtarLAB tüm bu log kayıtlarını analiz ediyor ve gerekli durumda müdahalede bulunuyor. Örneğin şirket çalışanı birisi aynı anda iki bilgisayardan giriş yaptı sisteme. Hemen ikisini de atıyor ve sorumluya iletiyor.Yahut o çalışan binaya hiç giriş yapmadı o gün, şirketin özel bilgilerinden birisini bir diske aktardı, virüslü dosya indirdi…Her birine müdahale edip rapor ediyor. Bu sayede inanılmaz bir iş yükünü ortadan kaldırıyor. CyberMAG isimli siber güvenlik dergisi de oldukça ilgimi çekti. Geçmiş sayılarını aldım. Tamamını okuduktan sonra güçlü ihtimalle abone olacağım dergiye.

Daha sonra Endüstri 4.0 ile alakalı bir konuşma ve panel yapıldı. Bu etkinlikle eş zamanda,farklı salonlarda lise ve ilköğretimler için de siber güvenlik ile alakalı özel bir anlatım yapıldı. Büyük Veri Analizi ve Veri Merkezleri Güvenliği‘nden bahsedildi. SCADA altyapıları, spam sms ve içerikler, ağ güvenliği ve mobil güvenlik ile alakalı konularda da konuşmalar ve paneller düzenlendi. Bunun dışında özel olarak değinmek isteyeceğim bir konuşmacı var. HAVELSAN Mühendisi Murat Karaöz. Sanırım en eğlenceli konuşmayı kendisi gerçekleştirdi. Mobil Güvenlik ve Zararlı Yazılım Analizi konusunda eğitim verecekti ancak bilgisayarını bağlama noktasında sorun yaşadığı için sunum üzerinden gösterdi. Bu dahi oldukça verimliydi. Türkiye’de en çok kullanılan uygulamalarda incelemeler yaparak açıklar tespit etmiş ve mail aracılığı ile bildirmiş. Daha sonra izin verirlerse açık kapandıktan sonra bu konferansta isimlerini belirterek örnek vermek istediğini söylemiş. Ancak neredeyse hepsi yasal yollarla tehdit etmiş. Yalnızca birisi isminin verilmesini kabul etmiş : “Sevgili Bul”. O da muhtemeldir ki salondakiler merak edip uygulamayı indirsin diye düşünmüş. Diğer yandan uygulama üzerinden bedava sipariş verebildiğinden bahseden Karaöz, bazı bankalarda da kritik açıklardan örnekler verdi. Son olarak sahte wifi oluşturarak ağa bağlananların bilgilerini çalmayı gösterdi. Ankara’daki bazı alışveriş merkezlerinde denediğini söyledi. Elde ettiği instagram fotoğraflarını, önemli bilgileri sansürleyerek gösterdi. “Starbucks_Free_Net” şeklinde bir internet ağını kahvecide oluşturduğunda oldukça fazla bağlanan olduğundan söz etti. Son olarak şaşırtıcı bir hareketle etkinlik adına sahte bir wifi ağı oluşturduğunu  ve aynı oltayı salonda da attığını, üstelik yedi kişinin bağlı olduğunu söyledi.

Birinci günü paneller ve konuşmalar ile, ikinci günü eğitimler ile geçen etkinlik her sene Bilgi Güvenliği Derneği tarafından düzenleniyor. Sizlerin de bu etkinliği takip edip katılmasını öneririm. Tüm sektörü bir araya getiren ve işbirliği sağlayan verimli bir etkinlikti. Öğrenci gözü ile bakarsak staj ve okul sonrası iş bulmak için, projelere destek sağlamak ve fikir üretmek için harika bir ortam. Şirketlerin konuda bilinçlenmesi ve şirketi için güvenlik hizmetlerine ulaşması için, güvenlik şirketlerinin kendini tanıtması için de oldukça kaliteli bir zemin. Katılımın her sene artacağına inanıyorum.

Kategoriler
İnceleme

Windows İçin Türkçe Sesli Asistan : GVZKomutANLAR

Sesli asistanlar beni inanılmaz heyecanlandırır. Çok ileri boyutta kullanma hayallerim var fakat bu yazımda ondan bahsetmeyeceğim. Sizlere anlatacağım program aslında oldukça eski. Beni bilişim dünyasına doğru düzgün dalmama sebep olan program. GVZKomutANLAR.
 
Program sizin sesle verdiğiniz komuta karşılık gelen görevi yerine getiriyor. Örneğin Facebook dediğinizde Facebook’a giriyor, Photoshop’u aç dediğinizde onu açıyor, masaüstünü göster diyorsunuz gösteriyor…Örnekleri uzatabiliriz. Ancak sesli bir dönüş veya detaylı işlem yapması mümkün değil. Örnek vermek gerekirse Twitter’dan bir tweet atmanız veya daha komplike işlemler yapmanız mümkün değil. Programa dönelim.
 
 
Açılışta sizi şöyle bir ekran karşılayacak :
 
 
GVZKomutanlar Giriş
 
 
Her kategoride ayrı komut listesi bulunuyor. Üst menüdeki “Komut” seçeneğinden yeni kategori oluşturmak veya yeni komut girmek mümkün.
 

ÇALIŞTIR KOMUTU

 
komut girişi
Komut Adı kısmına dilediğiniz başlığı girebilirsiniz. Söylenişi kısmı ise oldukça önemli.Siz oraya “spotify” yazarsanız bunu anlaması imkansız.Tam olarak doğru şekilde yazmalı ve o şekilde okumalısınız. Programı kullanırken düzgün telaffuz ve sessiz bir ortam yoksa sinir krizi geçirmeniz olası. Okunuşunu yazıyorum bu kısma “Sıpotifay” şeklinde. Alternatif eklemek de mümkün. Örneğin “müzik aç” veya “müzik” kalıplarını ekledim. Aralarına noktalı virgül koyarak ayırmanız gerekiyor.Ancak bir detay daha var, “müzik aç” yazdığım halde tekrar yazmışım. Bu defa boşluk bırakmadan girmişim. Birden fazla kelimeli komut girecekseniz bir de bu şekilde girmeniz programın sizi algılaması için büyük kolaylık. Daha sonra “Çalıştır” komut türünü seçip tamam diyoruz. Diğer komut türlerini de göstereceğim.
 
 
Daha sonra aşağıdaki görseldeki ekran karşınıza çıkacak. Browse seçeneğinden uygulamanızı seçeceksiniz ve “Uygula” butonuna mutlaka basacaksınız. İşlem bu kadar. Bu komut daima çalışacaktır. Şayet çalıştıracağınız şey bir internet sitesi ise http://www.caglar-celik.com” şeklinde Browse yanındaki boşluğa giriyorsunuz. “http://www.” kısmı önemli. Yoksa siteye gitmez.
 

TUŞA BAS KOMUTU

Tuşa bas komutu ile yapabilecekleriniz size kalmış. “Tümünü seç” dediğinizde CTRL+A yapabilirsiniz. “Sekmeyi Kapat” diyerek “CTRL+W” yapabilirsiniz. “Kapat” diyerek “ALT+F4” yapabilirsiniz. Bu şekilde dinlediğiniz müziği başlatıp durdurabilir, sonraki müziğe veya önceki müziğe gidebilir, sesi kapatıp açabilirsiniz. Birçok kombinasyon mevcut. İnternetten araştırmayı size bırakıyorum. Oldukça anlaşılır aşağıdaki görsel. İstediğiniz tuş kombinasyonunu seçiyorsunuz ve okunuşunu giriyorsunuz.

Tuşa bas komutu
 

YAZIYA DÖK KOMUTU

Bu komut ile sık kullandığınız yazıları sesli bir komutla ekrana kolayca yazarsınız.Bunun da kullanımı aşağıdaki görselde gördüğünüz gibi oldukça kolay.
Yazıya Dök Komutu
 

DİĞER AYARLAR

•Dosyalar sekmesinden tanımayı durdur diyerek sesli bir ortamda ya da konuşurken hatalı işlem yapılmasını engelleyebilirsiniz. Ayrıca “uyku modu” derseniz yine program dinlemeyi kesecektir. “Dinleme modu” dediğinizde tekrar aktif hale gelecektir.
 
•Mikrofon ses ayarları kısmında size verilen metni bilgisayara normalde olduğunuz uzaklıktan okuyun. O uygun ayarı yapacaktır.
Mikrofon Ses Seviyesi Ayarı
 
Ses Tanıma Ayarları
• Soldaki menüden ise Güvenilirlik ayarını yapabilirsiniz. Güvenilirlik ayarını arttırdıkça daha doğru telaffuz etmeniz gerek ve ses kalitesi daha iyi olmalı. Ancak söylenen komutu çok yüksek oranda doğru yapacaktır. Azalttığınızda ise telaffuz ve ses kalitesi noktasında biraz daha rahat olabilirsiniz. Ancak bazen hatalı komutlar uygulayabilir. Benim önerim %20 yapın ve komutlarınızı çok kısa seçmemeye özen gösterin. Daha güzeli Çalıştırma modu kısmından CTRL tuşuna basılı iken dinleme ve benzeri seçenekleri kullanabilirsiniz. Böylece her konuşmanızı komut olarak anlamaya çalışmaz. Ancak ben sessiz bir ortamda çalıştığım için her zaman seçeneğini tercih ettim. Diğer seçenekler ise oldukça anlaşılır zaten.
   
ÖNERİ 1 : Macro programları kullanarak daha uzun işlemleri sesli çalıştırmanız mümkün ancak zekice tasarlamak gerekiyor. Her zaman harika sonuçlar vermeyebilir.
 
ÖNERİ 2 : Yazıda da çok vurguladım, tekrar anlatayım. Düzgün telaffuzla ve uygun tonda komutlar söylenmeli. Gireceğiniz komutlar kısa olursa birbirine karışabilir. Pratikliği zedelemeden bir parça uzun komutlar girin.
 
ÖNERİ 3 : Kısayollar hazırlayın. Bunları komut dosyası olarak gösterin. Örneğin bu şekilde sesli olarak bilgisayarı kapatabilir, yeniden başlatabilir veya uyku moduna alabilirsiniz.
 
İNDİRME LİNKLERİ :
 
 
 
Kategoriler
İnceleme

Bir YouTube Dizisi : Görünen Adam

Dizi olacak… Hayır hayır film olacak… Abi bu “Görünen Adam” dedikleri proje ne olacak? 10 bölümlük youtube dizisi olacak. Hayırlı uğurlu olsun.
 
Onur Ünlü… Siz ismini bilmezsiniz ama izlediğiniz absürt komedilerin imparatorudur, senaristtir, yazardır, şairdir, müzisyendir, azıcık oyuncudur hatta. En önemlisi yönetmendir. Leyle ile Mecnun, Beş Kardeş, Çocuk, Polis, İtirazım Var, Sen Aydınlatır Geceyi gibi yapımlarda onun izi vardır.
 
E Leyla ile Mecnun manyakları, kutlu olsun, o gemi geldi!
 
Onur Ünlü’nün kaleminden çıkan ve yine kendisinin yönettiği bu yapım, film odaklı yazılmış. Ancak bir parça uzun olduğu düşünülünce ne yapsak, ne etsek diye düşünürken YouTube dizisi yapalım bunu demişler ve özellikle bu sene yeni yeni oturan internetten yayınlanan diziler dünyasına bir yenisini daha eklemişler. Senaryo tekrar tasarlanmış, ara finaller eklenmiş.
 
Image

Hepimizin aklından hayalinden geçmiştir ya görünmez olmak. Hayır hiç düşünmedinizse Harry Potter’daki pelerini falan görmüşsünüzdür. Görünmezlik pelerini… İşte Görünen Adam bunun tam tersini düşünmüş. Görünmeyen insanların dünyasında “görünen” bir adamın hikayesini anlatmaya başlamış. Karakterleri aynalardan ve yansımalardan görüyoruz. Kamera karşısında ise yalnızca şapka, terlik veya benzer objeler görebiliyoruz.

 
Kurtuluş isimli kendi işine gücüne bakan baş kahramanımızı çok sevdiğim oyunculardan Erkan Kolçak oynuyor. Tam da adamına gitmiş. Kurtuluş bir teknoloji merkezinde telefonlara bakan “Harita Mühendisi”. Saz çalıyor, aşık atışmalarına merakı var Kurtuluş’un. İpek isimli diğer kahramanımıza aşık. Ama İpek yüz vermiyor. E tabii İpek’in tek talibi o değil. Kurtuluş’un patronu Tonguç da İpek’in peşinde. Aynı zamanda Tonguç, Eşref Şerif’in sağ koludur diyebiliriz. Kendi halinde yaşarken bir süper güce sahip oluyor ve “görünür” oluyor. Başına gelen tüm olaylarla başa çıkıyor ve bu süreçte bir değişim yaşıyor haliyle.
 
Image
Kötü karakterimiz olmaz olur mu? Tam bir klişe karakteri olmasına rağmen absürt komediye cuk oturan Eşref Şerif isimli karakterimiz de dizinin bir parçası. Kurtuluş’a süper gücünü veren kişi de ta kendisi. Kurtuluş, Eşref Şerif’in deneylerine maruz kalır ve kaçar. Eşref Şerif kovalar, Kurtuluş kaçar. İnsanlar, Kurtuluş’un sesini duyduğunda göremediği için cin der, hayalet der kaçar. Daha sonra Kurtuluş, öptüğü insanların 7 saniye kendisini görebildiğini ve kendisinin de onları görebildiğini fark eder.
 

Image
Aralara giren Deniz Bank göndermeleri ise gerçekten hoşuma gitti. İki saatlik dizilerin aralarına giren zırt pırt reklamlara şahane bir ayar vermiş 15 dakikalık Görünen Adam. Eşref Şerif’in muhteşem ürünleri olan solaklar için kalem, midye dolma açacağı, her sürüldüğünde 1,5 kilo verdiren krem ve diğerleri de ilgi çekici. Diğer yandan “Görünmediği gibi değil, açıklayabilirim.” repliği de güzel detaydı. Kemal Sunal filmlerine de gönderme var. YouTube’un verdiği rahatlığı dibine kadar kullanırken, profesyonelliği de dibine kadar kullanmışlar.
 
Diğer oyunculara gelirsek, Kurtuluş’un ev arkadaşını, Butik Ali diye tanıdığınız Hakan Bulut oynuyor. En iyi arkadaşını ise Leyla ile Mecnun’dan bildiğiniz Osman Sonant oynuyor.
Sandığınız gibi Green Box teknolojisi ve derin efektler dönmüyor aslında dizide. En azından dışarıya yansıtılan tam olarak böyle değil. Erkan Kolçak bir sahnede ayağından tutup pantolonunu çekiştiren birisi varmış gibi davranırken karşısında kameraya yansımayan dört setçinin misinalar ile pantolonunu çekiştirdiği sırada oyunculuk sergilerken zorlandığını söylüyor.
 
Image

Dizi harika denemez. Ancak Youtube’a renk kattığı, bambaşka bir deneyim olduğu gerçek. Fantastik bir absürt komediyi laaaak diye indirivermiş Onur Ünlü. Diğer yapımları ile kıyaslayıp o kalitede bir kefeye koyarsanız başarısız bulmanız olağan karşılanabilir. Ancak bulunduğu platform ve aykırı türü ile ele aldığımızda kesinlikle keyifli bir çalışma ortaya konmuş. Henüz dört bölüm yayınlandığı için detay veremiyorum. Bu yazıyı yazmak için sabırsız davrandığımın farkındayım. Umarım diğer bölümler de pişman ettirmeden devam eder.

Tüm bölümlere ve kanalın diğer videolarına ulaşmak için tıkla.

Kategoriler
İnceleme

DAĞ 2 : Bir Bordo Bereli Filminden Fazlası…

Şu dönem vizyona Dağ 2’nin girdiğini duymayan kalmamış olmalı. İlk filmini anımsadım ve izlemek istedim ikincisini de. ‘Spoiler’ vakası yaşayabilirsiniz yazıya temkinli yaklaşın. Ben yine de yüzeysel anlattığıma inanıyorum. Öncelikle filme dair bazı detaylar vermek istiyorum. Filmdeki silahların TSK’dan alınan gerçek silahlar, tanklar, helikopterler ve uçaklar olması ve silahlar için oyuncuların idman yapması, filmin Kuzey Irak’ta çekilmesi ve oyuncular arasındaki sinerji hakikaten filme yansımış.Öyle ki o silahların izinleri için tam sekiz ay beklemişler. Hani genelde ikinci filmler ilki kadar iyi olmaz, bizim memlekette de tutan bir film dizi gibi çekilir durur da tadı kaçar ya, yok işte bunda öyle olmamış. Tam aksine senaryo, çekim kalitesi ve kurguya dolu dolu eklemeler yapılmış. Türk sinemasını şöyle bir alıp ileriye götürmüş film.
Olaylara gelecek olursak, Bekir ve Oğuz, ilk filmdeki olaylardan sonra, askerlik bitmeye yakın özel kuvvetlere (bordo bereliler) başvurmak ister. İkisi de sakatlıklarından ötürü kabul edilmeyecek olsa da Veysel komutan, konuşmalara şahit olur, bunları ekibe alır. 5 yıl deyim yerindeyse anasını ağlatır özel harekat eğitimleri bunların. Ancak yine de bana mısın demez Bekir ve Oğuz. İlk görevleri gelir. Işidin ele geçirdiği ve infaz etmek üzere olduğu gazeteci Ceyda, bordo bereli ekip tarafından kurtarmak. Filmin başlangıç sahnesi olan bu kısımda güzel kamufle olan askerler, gazeteciyi kurtarır, yola çıkar. Gazeteci sürekli olarak askeri eleştiren yazılar yazmıştır. Yine onların ırkçı ve merhametsiz olduklarını iddia eder. Ancak yol boyunca bu ekibin Işid saldırısından kurtardığı kişiler fikirlerini değiştirmeye yeter.
Dönüş yolunda, son durak olarak bir Türkmen köyünde dinlenirken büyük bir ışid grubunun köye geleceklerini öğrenirler. Köydeki tüm çocukları kendileri için gelen helikopter ile Türkiye’ye gönderirler. Artık fikri değişmeye başlayan gazeteciyi de helikoptere bindirirler. Ancak bordo bereliler köyde kalır ve “son kale” dedikleri depoya köylüleri saklarlar. Bu köyü vatan toprağıymışçasına 200 militana karşı savunurlar. Elbette bu arada olanlar heyecan verici fakat detay vermek istemiyorum izlemeyenler varsa diye.
Filmde bir diğer dikkat ettiğim nokta ise, bu kadar siyasi göndermelere yatkın olmasına rağmen hiçbir
kesimi rahatsız etmemesi. Her görüşe çok hassas yaklaşılmış, işin içine politika sokulmamış. Film gerçekten emek dolu. Bekir mutlaka favori karakterimdi. O aralardaki güldürüler gerçekten hoştu. Ancak keşke geriye dönüşleri filmin en alevlendiği zamanlara yerleştirmeselerdi. Biraz daha olaylara odaklanabilirdik belki ama yine de bu ufak bir nokta.
Bilinmeyen bir nokta daha var ki, Dağ 2 filmi oyuncularından Piyade Uzman Onbaşı Yunus Emre Uçar, Hakkari’de pkkya karşı bir operasyonda şehit düşmüş. Yönetmen Alper Çağlar ise şehidin ailesini sık sık aramış ve onları galaya davet etmiş, özel olarak ilgilenmiş.
 
Şu anda filmin IMDB puanı, 32.000 civarı kişinin oylaması ile 10 üzerinden 10 . Türkiye’de böylesi aksiyon filmi görmek beni oldukça mutlu etti. Olur da bir filmi daha çıkarsa umarım en az bu dozda kaliteli olur. Şayet ilk filmi izlemediyseniz yine de ikinciyi izleyip ilkine dönüş yapabilirsiniz, bu durumda da çok yabancılık çekmesiniz filme. Ancak elbette ilk filmi izleyerek gitmek film esnasında bazı taşları yerine oturtacaktır.
 
Son olarak favori repliğim şu oldu ki paylaşmadan edemem : “Her parçamız için savaşsaydık Altay Dağının eteklerine tankla girmemiz lazımdı.”
 
İnsan Büyür Beşikte
Mezarda Yatmak İçin.
Ve…
Kahramanlar Can Verir,
Yurdu Yaşatmak İçin…
Kategoriler
İnceleme Teknoloji

Iphone 7 Tam Bir Hayal Kırıklığı

 Steve Jobs öldüğünden beri Apple sallantıya düştü bana göre.Tüm dünyada bilinen ve herkese yayılan Apple rüzgarı, yavaş yavaş hayal kırıklığına sebep olmaya başladı.Iphone 7 çıktı evet.Beraberinde radikal yenilikler getirdiği gibi, hayal kırıklığına sebep olan rutinler de oldu.Öncelikle, Apple önce, yeniden aktif ettiği twitter hesabından duyurmaya başladı yeni ürününü.
 
Image

Öncelikle Iphone 7’de kulaklık girişi kaldırıldı.Bu sayede daha ince bir telefon tasarlamayı planlamış Apple.Şarj girişinden kulaklık takarak müzik dinlemek mümkün.Ayrıca eski kulaklıklar için de ufak bir adaptör ile uyum sağlanmış.Bu tamam.Ama örnek vermek gerekirse, telefonunuz şarjdayken müzik dinleyemeyeceksiniz.Ya da televizyona bağlayıp film izlediğiniz sırada filmin sonunu görmeniz pek mümkün olmayabilir.Kulaklık için ise AirPods denen kablosuz kulaklık gibi bir alternatif çıkartıldı.Ancak bunu ayrıca satın almanız gerekiyor.Iphone 7 satın aldığınızda AirPods değil kablolu bir kulaklık çıkıyor.Hayır düşünün, biz kulaklığa sahip çıkamıyoruz, iki ayrı kablosuz kulaklığın tekini kaybetsek yandık. 

Image

Apple’ın tasarımında herhangi bir değişiklik yok.İnce olduğunu söyleyebiliriz fakat kamera çıkıntısı biraz fazla kaçmış sanki.Yırtık çoraptan çıkan başparmak gibi sırıtıyor.Ama çift kamera olayı güzel bir kamera deneyimi yaşatacaktır buna lafımız yok.Dört renkli led flaş ile daha sağlam fotoğraflar çekebiliyorsunuz.Ekran özelliklerinin de geliştirildiğini duyurdular.Siyah tasarımın dışında bir de simsiyah tasarım denilen bir renk seçeneği sunuldu.Ama bu renk ile alakalı bir not var.ÇİZİLEBİLİR! İyisinden bir memur maaşı gömeceğiniz telefonun bu kadar diken üstü bir tehditle karşı karşıya kalması hakikaten ürkütücü.

Image

Suya ve toza dayanıklı ibaresi yer alıyor.Ama şu cümlede minik bir ayrıntı var.Su geçirmez değil.Suya dayanıklı.Otuz dakika boyunca bir metre derinlikteki suya dayanabiliyor.Ama katiyen su geçirmez denmiyor.Zamanla bu özelliğin saf dışı kalabileceği söyleniyor.Çift yanlı hoparlör olayı gayet güzel bir ses deneyimi yaşatacaktır bu da güzel.Bataryanın ise şu ana kadar seride çıkan tüm telefonlardan daha iyi olduğu söyleniyor.Ama şunu da göz ardı etmemeliyiz, önceki telefonların da şahane bir bataryası yoktu.Kablosuz şarj ve hızlı şarj özellikleri de bu modelde yok.

Image

Iphone 7’de 2GB RAM, Plus modelinde ise 3GB RAM mevcut.Şu yanı çok güzel, Apple sonunda depolama kapasitesini arttırdı.32/128/256 GB depolama alanları cezbedici bu bir gerçek.Gold, Rose Gold, Gümüş, Jet Siyah, Siyah renk seçenekleri mevcut.

Şimdi Iphone 7 mi alırdınız yoksa Iphone 6S mi siz verin kararını.Tamam ben Iphone seven biri değilim, azıcık yerden yere çarpabilirim ama şu bir gerçek bu defa harbiden olmamış be Apple.Bir şeyler eksik kalmış.Rahmetli Steve mezarında ters dönüyor olsa gerek..

Kategoriler
İnceleme Teknoloji

Fonemax A1 Akıllı Saat İncelemem

Her yer, her şey akıllı artık.Akıllı mutfak gereçleri, kıyafetler,arabalar…E bir saatin de akıllı olması bu kadar anormal olmasa gerek bunlara nazaran.E ben de merak edip ucuz yollu bir tane aldım.Öyle ki yeni çıkmış bir teknolojiye emeklerken yüzlerce lira gömme taraftarı değilim.Akıllı saat sistemi oldukça yeni.Haliyle şimdi alacağınız ürün iki sene sonra çok farklı olabilir.

Ben de başladım araştırmaya.Benim gözümde AliEkpress’in Türkiye versiyonu gibi duran N11, bu noktada fena

Image

seçenek sayılmaz.Çünkü kaliteden ziyade uygun fiyata iş görecek bir ürün arıyorum.Uzun listede öncelikli baktığım şey tasarımı oldu.Fonemax A1, oldukça şık görünüyordu.Kabul etmeliyiz Iphone Watch tasarımının basit bir kopyası.Ama dedim ya bu aşamada o kadar para gömemem bu teknolojiye.Zaten o kadar para var mı diye de sormak gerek.

Daha sonra özelliklerine baktığımda iki tane eksik benim için çok sıkıntıydı.Su geçirmesi ve kulaklık girişi olmaması.Hayır müzik dinlemek için değil, telefonla görüşmelerde saatle konuşmam insanlar için pek doğal değil sokakta.Kulaklık biraz daha algılanabilir durumda şu sıra.En çok ilgimi çeken ise SIM kart ve SD kart takabilme imkanım oldu.Ama en son ürüne düşülen not SIM Kart girişinin çalışmadığıydı.

Ürün geldi, güzelce kutulanmış.Gayet hızlı elime geldi.Açtığımda beklentimi fazlasıyla karşıladı görünüm.Batarya konusunda ise sıkıntı çekmiyorum.Günlük yatmadan önce ya da sabah evden çıkmadan önce kısa süre şarja takmam yetiyor.Takmayı unuttuğumda da bir sonraki güne sarkabiliyor yer yer.Dikdörtgen tasarım, çelik kasa, silikon kayışı ve renk seçenekleri ile gayet güzel.Kayışını takmayı çözmem zaman aldı doğrusu.Ama sonrasında alışıyor insan.Ve günlük hayatta saati kolunuzda hissetmiyorsunuz.

Image

Açtığımda ise uygulamaların bir kısmının çalışmaması üzdü.SD kart veya SIM kart istiyor.Fakat telefonuma gelen bildirimler kusursuzca saatime geliyor ve benim gibi biri için çok güzel bir zaman kazancı sağlayabiliyor yer yer.Bana kazandırdığı zaman benim için saatin en büyük özelliği oldu.Anında titreşimle veya sesli bildirim geliyor.

Telefonla görüşmelerim için de pratiklik kazandırıyor.Haricinde müzik dinlemek de mümkün ama telefondan dinlemeyi tercih ederim.Kalitesiz de olsa kamerası bulunmakta.Ayrıca telefon kamerasını saat üzerinden kullanmak mümkün.Türlü çakallıklar aklıma gelmiyor değil bunun için.

ImageBluetooth bağlantısı koptuğu an bildirim vermeye başlıyor.Geçen koşuya çıktığımda adımsayarı açtım.Kronometreyi test ettim.Oldukça başarılı gözüküyor.Daha birçok özelliği de var fakat bu kadarını kullanıyorum şu an için.Unutmadan üç çeşit saat seçeneği de mevcut ekran için.

Şöyle bir baktığımda ben saatimi sesli asistana çevirmeyi isterdim.Hemen CEYD-A isimli mobil uygulamayı telefona indirip açtım.Gerçekten bir asistan ile konuşurcasına saatimle konuştum ve sesli cevap aldım.Iphone’un Siri’si varsa bizim de CEYD-A’mız var. 70 liraya aldığım bir saat için oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim.Bu teknoloji bir üst kademeye çıkana kadar bu benim hevesimi alacaktır.Çok deli bir saat, acayip sağlam bir şey diyemem.Ama bu fiyata çok net şekilde kaliteli diyebilirim.

 

Ürünü incelemek isteyen veya almak isteyen olursa buraya tıklayabilir!

Kategoriler
İnceleme Teknoloji

Macbook’un Irzına Geçen Seri : Zenbook

Geçen birini gördüm internette, işte dedim ilk görüşte aşk bu olsa gerek. İnceliği, zarifliği, bir o kadar sağlam duruşu, verilen işi sessiz sedasız ve hızlıca yapması beni benden aldı. Yok canım yengeniz den söz etmiyorum. Şu yeni Asus Zenbook 3 var ya onu diyorum.

Elma logolu, zengin işi, burjuva malı, kapitalist düzenin, Amerikan oyunu bir garip elma logolu bilgisayarlara ayar veren Asus serisine bir yenisini ekliyor.

 11.9 mm İnceliği sessiz olan laptop, bıçak kadar ince olacak sonraki modelinde herhalde. 910 gram ağırlığında olan laptop “Yanlışlıkla üstüne oturur, tepik atarım, elim, kolum çarpar.” diye telaş etmeyin. Met al tasarımlı, çok şık renk çeşitleri ile birlikte, kırılma ve darbelere karşı Gorilla Glass 4 ile kaplandı. 9 saat pil ömrü var. Üstelik çok da hızlı şarj oluyor. İnternet core i5 veya i7 işlemci seçenekleri var. 1TB’ye kadar SSD disk ve 16GB‘a kadar ram imkanı sunuyor ki bu da fişek gibi hızlı demek bizim Adana’daki tabirle.Image
Parmak izi koruması da mevcut. Bir de fan bulundurmuyor. Sıvı soğutucu kullanılmış. Adamlar elinizi koyduğunuz yerin ısısını kadar hesap etmiş.
E şimdi Macbook’tan daha ince, hafif, hızlı ve net olan bu seri, elmasever teknoloji kurtlarını kıskandırmaz mı? Evet ben Apple ürünlerini hiçbir zaman sevemedim ama şu bir gerçek ki, Zenbook serisi her türlü Macbook’tan bir adım önde.Fiyatı bir laptop için abartı gelebilir fakat bu gerçekten fiyatını fazlasıyla hak ediyor emin olun. Özelliklerine göre 999$,1499$ ve 1999$‘a satılan bu seriden bir tane de ben almayı planlıyorum. Evet, aşık oldum galiba.
Kategoriler
İnceleme

Kürk Mantolu Madonna Kitap İncelemesi

Rasim bankadaki işini kaybeder.Neredeyse beş parasız sokakta gezinirken ilkokul arkadaşına rastlar.Fabrika sahibi arkadaşı.Arkadaşı ona iş verir fabrikasında.Rasim, Raif Efendi isminde biriyle aynı odada,aynı masada çalışmaktadır.Fakat Raif Efendi sessiz sakin bir çevirmendir.Kendisine gelen mektupları çevirir cevapları o dile tekrar çevirir.Genelde insanlar onu yok saymaktadır.Patronu bağırır çağırır.İş arkadaşları sevmez.Evde akrabaları küçümser.Kızları bile diğer akrabalarına uymaya başlar.Eşi ise kendi çapında uğraşan bir kadın.Bütün günü mutfakta geçer.

Dönelim olaylara.Rasim, Raif Efendi ile zamanla iletişimini ilerletir.Evine gidip gelir fakat genelde havadan sudan konuşurlar.Raif Efendi bir gün hastalanır.Rasim her gün onu ziyarete gider.Raif Efendi iş yerinde çekmecesindeki her şeyi getirmesini ister.Rasim eşyaları alıp onun yanına gider sonraki gün.O sırada bir defter dikkatini çeker.Onu şöminedeki ateşe atmasını ister Raif Efendi.Yapamaz Rasim.Biraz da sitemle zaten onu tanıyamadığını bir günlüğüne okumak istediğini sonra yakacağını söyler.Raif Efendi umursamazca verir.

Defterde onun hayatı yazmaktadır.Raif Efendi zengin bir aile çocuğudur şarkta.Sonrasında İstanbula okumaya gönderir babası fakat başaramaz.Son çare Almanya’ya gönderir iş öğrensin diye.Raif Efendi sanat galerilerini,müzeleri,hayvanat bahçelerini gezer.Genelde sanatla ilgilenir.Babasına yalan söylememek için arada sabun fabrikasında işi öğrenmeye çalışır.

Neyse bir gün gene sanat galerisinde bir tablo görür.Kürk Mantolu Madonnayı.İşte hikaye burda patlak verir.O gün bütün gün o tabloyu izler.O tablodaki kadının aslında çizenin ta kendisi olduğunu öğrenir.Sonraki günler de aralıksız uğrar ve diğer tablolara kısa bir baktıktan sonra uzunca izler Kürk Mantolu Madonnayı.Bu etrafın dikkatini çeker.

Bir gün tablo sahibini görür gece sokakta.Fakat konuşamaz.Sonraki gün yolunu bekler.Takip eder.Ve iletişimleri başlar.Sohbetleri fazlasıyla ilerler.Maria Puder (Yani kürk mantolu madonna) da sonraları ona aşkını dile getirir.O sıralar hastalanır Maria.

Aynı zamanda Raif Efendiyi memleketine çağırırlar telgrafla.Babası ölmüştür.Bir süre mektuplaşırlar.Fakat sonra mektuplar kesilir.

Yıllar sonra Ankarada bir akrabasından öldüğünü öğrenir.Ve yanında da Raif Efendi nin kızı vardır.Hiç görmediği kızı.Fakat trenle oradan uzaklaşır kız ve o akraba.Hikaye gerçekten duygusal bir sonla biter.Çok ilgimi çekmemişti hikaye başta.Fakat gerçekten çok şaşırtıcı bir son ile bitti.

Kategoriler
İnceleme

1984 Kitap İncelemesi

Image

Bir kitap daha biter. Okuduğum güzel kitaplardan biriydi.Sizinle paylaşmak istedim.
Kısaca anlatayım yazarın okuduğum iki kitabi var ve ikisinin de tarihte yeri büyük.Biri hayvan çiftliği diğeri 1984.Kitap 1948 yılında yazılmış ve geleceği hayal etmiş yazar.Bu yüzden 4 ve 8 i yer değiştirerek ismini koymuş.

George Orwell tarafından kaleme alınmış alegorik bir politik roman.

Kitap siyasi olarak anlaşılmaya da açık ki o dönem çok karışık olduğundan hem sağcı hem de solcular kitaptan kendine pay çıkarmış ve iki taraf da sahiplenerek kendine göre yorumlamış.
Başta bu noktadan dolayı çekindim paylaşmaya fakat gerçekten yoruma açık bir kitap.Bu yüzden içerikte sakınca görmedim.Okursanız veya okuyan olursa hak verecektir.

İçeriğe gelecek olursak.Dünyada sadece 3 dev ülke kaldı.Birbirleriyle savaş halindeler.Bunlardan biri de kahramanımızın yaşadığı ülke.Ülke bir parti ile yönetiliyor ve bilinçaltına diktatör yönetim büyük bir sevgi ile aşılanıyor.Öyle ki bu noktalardan bakarsak psikolojik bir roman da diyebiliriz bence.

Buna karşı çıkmak isteyen olması imkansız.Aklından geçirdiğini hissettikleri anda düşünce polisleri o kişiyi ”Sevgi bakanlığına” hapsediyor.Adı sevgi bakanlığı fakat çok ciddi işkenceye maruz kalınıyor.Fiziksel işkencelerden daha ötesi ağır fakat düzenli psikolojik baskı yapılıyor.Ve düşünce suçlusu kişi psikolojik,fiziksel ve ruhen çöküyor.Tüm bu süreçten sonra gönülden inanıyor partiye.Gönülden inanıyor ”Büyük Birader”in iktidarına.Fakat deyim yerindeyse ot gibi yaşıyor kalan hayatını.Tabii yaşayabilirse.