Ben Selçuk Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisiyim. Popüler bir bölüm kazanılınca klişe soru yapıştırılır, nasıl kazandın, ne yapmak gerek. Az önce bana da Twitter’dan benzer bir mesaj geldi. Üstüme düşen vazifeyi yapayım dedim. Sınav zımbırtısında ne yaptım, şu an ne halt yiyiyorum, idealim ne onlardan bahsedeyim istedim. Ancak şu anda birinci sınıfım ve muhtemeldir ki keşfedecek çok şey var. Ümit ediyorum ki onları da ileride sizlerle paylaşacağım.
Mütevazi olmayacağım ilkokulda ciddi manada başarılı bir öğrenciydim. Öte yandan bilgisayarla da oldukça haşır neşirdim. Basit web siteleri yapardım, basit araçlar ile hackercılık oynardım, tasarım yapardım, html ve css öğrenirdim. Fena sayılmayacak bir lise kazandım. Ancak lisede çok başarılı olduğum söylenemez. Diğer yandan bilişim alanında çok fazla bağlantı yakaladım, her alanda taban oluşturacak düzeyde bir şeyler öğrendim. Velhasıl lise son sınıfta İstanbul Gelişim Üniversitesi bilgisayar mühendisliği kazandım. O sıralar başka sıkıntılar oldu ve ben o üniversiteye gidemedim. Bir sene daha hazırlandım fakat seneye gireceğim sınavda puanımın kesileceğinin farkındaydım. Deli gibi ders çalıştım diyemem ama o boş senemde çok şey kazandığımı söyleyebilirim. Nihayetinde Selçuk Üniversitesi’nde aynı bölümü kazandım. Ancak az önce bahsettiğim puan kesildiğinde 30 bin kişi geriye gittim. 120 bin civarı sıralamam ile bu üniversiteye geldim.
Öncelikle teknoloji fakültesi olayını anlatayım. Tercih listemde bu seçeneği bulundurmadan önce bir araştırma yaptım. Teknoloji fakültesi bir süre adam yerine konmamış, imza hakkı olmamış, mühendis kabul edilmemiş. Fakat Türkiye’deki birçok mühendislik programından daha düzgün eğitim verdiği de gerçek. Bildiğimiz mühendislik fakültesinden farklı olarak buradaki öğrenciler teorik eğitim yerine pratik eğitim görür, işi iş yerinde öğrenir, stajı boldur. Sallıyorum mühendislik fakültesinde bir makine mühendisi lehimi eline üçüncü sınıfta alıyorsa teknoloji fakültesindeki öğrenci ilk seneden o lehimi kullanır. Mühendislik fakültesi mezunu ile teknoloji fakültesi mezununun statüsü aynıdır. Nihayetinde fakültemden memnunum bu anlamda.
Bilgisayar mühendisliği olayına gelirsek, normal şartlar altında donanımsal meselelerle ilgilenen insanlar olmalıyız. Fakat Türkiye şartlarında bu pek mümkün değil. Çünkü bizim ülkemizde hiçbir bilgisayar parçası üretilmiyor şu anda. Bir hocamın belirttiği üzere Casper’ın dış kasalarını üretiyoruz, o bilgisayarı duvara bağlasak yine çalışacak. Ufak bir not düşeyim, o hocamdan çok alıntı yapacağım muhtemelen. Öyleyse bize düşen şey yazılımsal bir şeyler üretmek. Çünkü maliyeti az, kazancı çok ve imkanı geniş olan alan orası. “Yazılım mühendisi yapmıyor mu kardeşim o işi?” diyen varsa aranızda olay çıkartırım. Yazılım mühendisi, yazılım projelerini yöneten adamdır. elbette yazılım bilir fakat onun işi biraz daha farklı. Bilgisayar mühendisliğinde muhtemeldir ki ilk öğreneceğiniz şey C dili olacaktır. Yazılım dili öğrenmeye başladığınızda matematiğin ne kadar benzer olduğunu ve neden bilgisayarın matematikle bağdaştırıldığını anlayacaksınız. Bilgisayar yapısı matematik üzerine kurulu bir sistem. Yine aynı hocam bilgisayar mühendislerini büyücülere, bilgisayarı büyülü bir kutuya benzetti ilk dersinde. Biz büyülü sözler söylüyoruz ve o kutu bizim için onu makine diline çevirip gerçekleştiriyor. Diğer yandan bu kutu oldukça aptaldır. Her haltı söylemek gerekir. Sonra düşünce biçiminizi oldukça değiştirmeniz gerekir. Bilgisayara söylediklerinize dikkat etmelisiniz. Kısa bir anektod vardır ki o aslında durumu oldukça iyi izah eder.
Programcıya annesi dedi ki; “Tatlım, lütfen markete git de bir şişe süt al. Eğer yumurta varsa 6 tane getir.”
Programcı eve döndü ve elinde 6 şise süt vardı.
Annesi: Niye 6 şise süt aldın ki?
Programcı: Çünkü yumurta vardı.
Her işin başı hevestir, sevmeden yapılmaz. Bilgisayar mühendisliği de öyle. Benim sınıfımda ben hemşirelik okuyacaktım, veteriner mi olsaydım yoksa öğretmen mi diyenler var. Kesinlikle onları yermek için söylemiyorum fakat ben bu mesleği gönüllü ve bilinçli bir şekilde seçen birisi olarak daha önde olacağıma inanıyorum. Diğer yandan ilk günden aynı dili konuştuğum insanların içinde olmak beni oldukça heyecanlandırmıştı. Karşımda “bitcoin ne kardeş, feys patlatabiliyor musun ehehehe, wordpress ne ola ki?” diyen insanlar, bilgisayarı her bozulunca bilgisayardan anlayan tanıdığa şuna format atıver hele diyen tipler yoktu. En azından çoğu… Ancak sınıfımın çok kalabalık olduğunu ve bu yüzden pratik derslerin laboratuvarlarda yapılamadığını belirtmeliyim.
Bulunduğum üniversitede teknoloji fakültesinin en büyük avantajı ilk sene az dersim olması ve yoğun olmaması. Bunu fırsat bilerek önemli siber güvenlik konferanslarına katıldım. Çünkü bölümdeki en önemli sıkıntım siber güvenlik ile alakalı bir ders olmaması. Yüksek lisans olarak verilen derslere girmek için izin almak istediğimde o derslerin anlatılmadığını, öğrencilerin ödevlendirildiği ve sunum yaptığı söylendi. Okulda gönüllü bir öğrencinin organize ettiği beyaz şapkalı hacker kursu dışında çok imkanım olmadı henüz. Bu alanda bir çalışma yapacaksam mecburen tek başımaydım. Gittiğim konferanslarda ve eğitimlerde bağlantılar kurdum. Büyük şirketler ile tanıştım. Üniversitede bu bağlantıları mutlaka kurun. Hatta bir şirket konferans sırasında sen bizim şirkete stajyer olarak başvur ileride dedi, ayrı bir eğitim grubuna dahil etti. Hala o kadrodan devam ediyorum. Şunu da eklemeliyim bu konferanslarda aynı dili konuşmaktan ziyade aynı şive ile konuşuyorduk ki bu daha bir heyecan vericiydi. Tam olarak aynı kafada olduğum insanlar ile karşı karşıyaydım. Çok verimli geçen konferanslar bunlar. Sizlere de önerim üniversite seçerken bu tip konferanslara kolay erişeceğiniz bölgeler tercih edin. İstanbul ve civarı bu konuda inanılmaz faydalı. Ankara da öyle. Konya’dan Ankara’ya gidip gelmem kolay olduğu için şanslı olduğumu söyleyebilirim. Bu konferansları takip edin. Belli web sitelerini irdeleyin. Twitter’dan bu alandaki şirketleri takibe alın. Yaz ve kış tatili kampları var onlara dahil olun.
Bilgisayar mühendisleri deli paralar kazanabilir mi? Evet. Hepsi büyük paralar kazanıyor mu? Hayır. Yeni mezun birisi üç bin lira alıyor diye duydum. Daha sonraları elbette bu para artıyor. İşsiz mühendis var mı? Evet. Ancak neden işsiz ona bakmalı? Ben, bana WordPress ne diyen mühendisler biliyorum. Tamam bana WordPress ile ilgili derinlemesine bilgi sahibi olmana gerek yok. Her şeyi de bilmez elbette mühendisler. Ama dünyadaki web sitelerinin yarısından fazlası bu sistemle hazırlanıyor insan bir bakar ne bu diye değil mi? Şimdi bu adamın işsiz kalması sizce de normal değil mi? Araştırmacı, meraklı, çalışkan bir mühendisin iş bulmaması bence pek olası değil. Yukarıda da dediğim gibi birinci sınıfım, tamamen hevesli olduğum için, biraz da siber güvenliğe dair bazı şeylere elim yatkın olduğu için stajı bizde yapmayı bir düşün deniyor. Okulun belirlediği şirketler de var staj için. Ve bu stajlardan para almanız gerekiyor yasal olarak. Fakat bazı şirketler benim zaten elemanım var neden para vereyim diyor. Sonra staj bulamıyorsunuz. Bu yüzden bazı şirketler ile staj yaparken maaş almak istemediğinize dair bir kağıt imzalamanız gerekebiliyor. Şu var, istediğiniz her yerde ve her an staj yapabilirsiniz. Okulun belirlediği tarihlerde zorunlu stajlar vardır ancak onlarda da okulun belirlediği yer dışında staj yapabilirsiniz. İsterseniz gidin Apple’da, Google’da yapın.
Şimdi hevesiniz varsa mutlaka gelin bu bölümü okuyun. Ancak şu var, ben mühendis olacağım diyerek gaza gelip iki gün deli gibi ders çalışıp sonra bırakmanın hiçbir hayrı yok. Dediğim gibi ben çok çalışmadım dürüst olayım. Ufak tefek planlarıma uyarak çalıştım. Gezdim eğlendim. Bilgisayarla da uğraştım, sorumluluklar aldım. Sosyal sorumluluk projelerimin neredeyse tamamını bu sene yaptım. Sonra tutup bilgisayar mühendisi olacağım o zaman yazılım öğreneyim, linuxu çözeyim, şu bilgisayar parçalarını öğreneyim sınava çok da gerek yok zaten demeyin. Dengenizi düzgün kurun. Sınava bir seneniz varsa ağırlığınız o sınav olsun. Siz seçeceğiniz üniversiteye göre hareket edin. Şu bir gerçek, ODTÜ, Boğaziçi gibi yerlerden mezun adam öndedir bir adım. Belki birkaç adım. Kapatmam mümkün ancak ekstra uğraş gerektirir. Tüm bunlara rağmen iş sizde bitiyor. Ortalama üniversitelerden mezun olup Microsoft’ta mühendislik yapanların hikayeleri var Youtube’da. Diğer yandan yukarıda anlattığım gibi şehir seçerken iyi düşünün. Sonra tercih edeceğiniz üniversitedeki derslere bir bakın bakalım ilginizi çeken şeyler var mı? Örneğin yukarıda dediğim gibi siber güvenliğe dair hiçbir dersim yok. Fakat başka bir üniversitede arkadaşlarım bu alanda dersler görüyor. Hocalarına göz atın profesör sayısı kaç, öğrenci başına düşen eğitim görevlisi sayısı kaç? Profesör olayı göreceli yalnız. Bilgisayar mühendisliği yeni bir dal. Profesörler başka bölümlerden devşirme olabiliyor. Son olarak İngilizce önemli. Önemli kaynakların büyük kısmı İngilizce ve Türkçe kaynaklarda bu adam ne demiş yahu demek olası. Hem bir yenilik olduğunda ilk önce İngilizce kaynaklarda çıkıyor. Bir Türk onu okuyacak, tamamen anlayacak, harika bir Türkçe çeviri yapacak ve hatasızca onu size ulaştıracak. Bu süreç bazen iki üç seneyi bulabiliyor. O yüzden İngilizce gerekli bir dil.
Selçuk Üniversitesi’ne değineyim biraz da. Gerçekten büyük bir kampüse sahip. İmkanları çok fazla. Oldukça fazla üniversite topluluğu var. Bilişim alanındaki topluluklar biraz zayıf fakat seçenekler var. Biz de şu an bir siber güvenlik topluluğu oluşturmak istiyoruz. Diğer yandan üniversite kütüphanesi oldukça etkiledi beni. Tüm kitaplara hızlı bir biçimde göz atıp aldım. En basiti Kodlab’ın birçok kitabına ücretsiz erişebiliyorum. Kampüs içinde tramvay hattı var ve ücretsiz. Öğrenciler için bisikletler var belli bölgelerde. İki adet yurt var birisi KYK diğeri üniversite yurdu. 100 bine yakın öğrenci var. Oldukça güzel spor tesisleri var. Neredeyse birçok imkanından faydalanıyoruz üniversitenin. Konya ise şu sıralar hissettiğim üzere soğuk bir şehir. Diğer yandan oldukça büyük ve bir yerden başka yere gitmek sağlam ulaşım hizmetine rağmen 1-2 saat sürebiliyor. Üniversite merkeze uzak. Bosna mahallesi bazı şehirlerden bile büyük. Tam olarak öğrenci mahallesi ve imkanları güzel bir yer. Üniversiteye dair ciddi bir şikayete henüz rastlamadım doğrusu.
Son olarak bu yazıda eksikler olduğunu belirtmeliyim. Gece 3’te gördüğüm bir soru üzerine yazıyorum ve kafamı toplamam pek kolay olmadı. Diğer yandan henüz birinci sınıfım ve eminim çok daha fazla şey öğreneceğim.