Kategoriler
Ivır Zıvır

Çelik Kanatlı Öğrencilerin Yuvası : Hava Harp Okulu -1-

Bu yazıdan sonra serinin ikinci ve üçüncü yazısını da okumayı unutmayın.
2.Seriyi Okumak İçin Tıkla
3.Seriyi Okumak İçin Tıkla
 
Image

Hava Harp Okulu…Belki birçok kişi gibi benim de çocukluktan beri hayallerimi süsleyen, çelik kanatlı kartalların yuvası.Çoğunuz nasıl kazanırım, mülakatları nasıl, okul nasıl merak ediyordur.Ben size mülakatlar esnasında anılarımı anlatmak istiyorum.Bu yazımı tek parça halinde paylaşmayacağım.

Işıklar Askeri Lisesi için çocukken başvurdum.Onun sınavı ayrı hazırlanıyordu ve oradan alım yapıyordu.ALS diye geçer.Fakat sınav normalde girdiğimizden çok daha zordu.Beklediğimden farklı sonuçlandı ve sonuçta o sınavı geçemedim.Nihayetinde başka okula gittim ama içimdeki bu heves asla azalmadı.

Lisedeyken bizim lisemizden mezun olup orada okuyan birisi geldi okulunu anlatmaya.O çocuğu Hava Harp Okulu üniforması ile gördüğüm an içimdeki kıvılcım olağanüstüydü.Şu an bile yazarken aynı heyecanı hissederim.Anlattığı her şeyi ezbere bilsem de bir daha bir daha dinledim.En son sorular sorulduğunda çoğunuzun aklındaki şeyi sordu biri.”Sizin okullarda öğrencilerin sosyal hayatı yokmuş doğru mu?” Harp okulu öğrencisi sordu bizim arkadaşa, “Sen hiç operaya gittin mi? Düzenli olarak tiyatroya gidiyor musun? Bale izledin mi hiç? Bilmem ne yaptın mı, onu ettin mi, şunu yaptın mı? Ben hepsine gittim, devlet harçlığımı da veriyor hafta sonu için.Çıkıp geziyorum yeri geliyor.Yurt dışına gidiyoruz bazen dedi.” O gün herhalde o çocuğun yanından ayrılmadım. O üniforma çok özeldi benim için.

Image

Bir gün yine başka bir pilot geldi. Yine okulu anlattı ve ben yine bıkmadan dinledim.Dedi ki, “Babanız milyarder de olsa şu uçağı süremezsiniz. Havacı olmadıkça genelkurmay başkanı da gelse bu uçağı süremez. Bu sadece havacılara özeldir.İşte üç gün sonra uçağımla şu ülkeye gideceğim.Bir hafta orada tatil yapacağım ve devlet bana orada yemem içmem için bir de para verecek. Yeri gelince hiçbir yerde olmayan imkanlarınız oluyor.”

Gerçekten de öyle. Hava Harp Okulu, size sunduğu imkanlar ile bulunmaz nimet. Elbette oldukça zor.Sabah akademik dersler, öğlen askeri eğitim. Lafta değil gerçekten zor. Bunu mülakatlarında az çok hissettim.Ama o gurur o kadar heyecan verici ki hepsine değer gibi hissettim orada.

Üniversite için askeri okullara başvurdum.YGS puanım ikinci aşamaya yani Hava Harp Okulu mülakatlarına fazlasıyla yetti ve gittim.Çok ciddi bir puan istemiyor.YGS ve LYS beraberinde 300 civarı dahi olsa mülakatları geçmek mümkün.

Image

On altı saatlik İstanbul yolculuğu yaptım.Çok az uyudum yol boyunca.Sabah 5’de Hava Harp Okulu’nun kapısındaydım başkaları gibi. 6.30’da bizi içeri aldılar.Okul deniz kenarında kocaman bir arazi. Mülakatlar için hepimizi çağırıp askeri sıraya soktular. Sonra okul binasına giriş yaptık.Ancak birçok bina var üniversitede onu da belirteyim. Sonra belgeler kontrol edildi, düzenlemeler yapıldı.Bir ara kahvaltı yapmak için okul öğrencileri eşliğinde başka bir binaya gittik.Orada o kahvaltı dahi çok özeldi. Türkiye’nin her yerinden gelen gençler bir gün o okulda can ciğer olacak ve okuyacaklarını ümit ederek hemen samimi oldu.

Sonrasında yine öğrenciler eşliğinde ön sağlık muayenesine götürüldük.Zaten öğrenciler ve komutanlar eşliğinde gidiyoruz her yere. Kafanıza göre gezmeniz pek mümkün değil. Boy kilo oranına ve tansiyona bakılıyor.1.60-1.90 boy gerek.Kilo ne çok az ne çok fazla.Tansiyon kontrol ediliyor.Daha sonra göz,diş sağlığı ve diğer şeylere bakılıyor. Göz ve diş sağlığında elenen çok fazlaydı.Diş ne alaka demeyin oldukça önemseniyor.Gözler ise zaten çok önemli.Kartal bakışlı olmanız isteniyor.Neyse ki tüm bunları gayet hızlı geçtim.Sadece boy için bile elenenler vardı elbette. Şu var, boy, kilo ve tansiyon haricinde sağlık sonucuna itiraz hakkınız var. Bu durumda diğer doktor belgeye bakıyor ve tekrar sizi inceliyor.O onay verirse ön sağlığı itiraz hakkı sayesinde geçebiliyorsunuz.O da onaylamazsa sabah erkenden elenmiş oluyorsunuz.

Kategoriler
Ivır Zıvır

Güneydoğu’ya Mektup

Cesareti yıldızlar kadar çok olan yiğit kahramanlar;
Tarihe bir kez daha altın harflerle yazılacak olan şanlı Kürşad’ın ordusu.Semalarda, en yücelerde şerefle dalgalanan Ay Yıldızlı bayrağıma kızıl rengini vermekten bir an dahi vazgeçmeyecek kutlu insanlar selam olsun her birinize…
ImageSizlerin bir damla alın terinize bin kurban olacak olan ben, sizin, benim üzerimde olan hakkınızın karşılığını verememekten utanıyorum.Fakat sizlerin, siz meleklerin yer yüzünde şekil bulmuş koca yüreklerin sayesinde okurken, hiç değilse ilim savaşımı en güzel şekilde vermeye çalışıyorum.Sizlerin bana verdiği cesaretle elimden geleni ardıma koymuyorum.Bana sağladığınız özgürlük için hepinize minnettarım.Siz varken korkmuyorum hiçbir şeyden.Korkmuyorum gelecekten.Aydınlık geleceğimde güneş hiç batmayacak.Kim bilir belki aynı şehirlere, sokaklara bir gün ben geleceğim.Başka gençlerin güneşi batmasın diye sizin gibi kanımı dökeceğim toprağa.Geleceğimiz aydın olacak inanın.Ben silah tutmak yerine kalem tutmak için geleceğim o topraklara.

Ve o zaman çocuklarıma,torunlarıma anlatacağım kahramanlık hikayelerinizi.”Bu topraklara deccal, üç beş iti musallat etti.Yüreği vatan sevgisiyle dolu o yiğitler çarpıştı diyeceğim.Emin olun onlar da anlatacak çocuklarına.Anlatacak sizin maddiyatı aşıp kutsallığa ulaşan hikayelerinizi.İsimleriniz hafızamızda olmayacak belki ama kıyamet vaktine kadar anılacak adınız bu topraklarda.
Mektubumu insanlardan sakladığım fakat sizin yüreklerinize köprü kuran gözyaşlarımla sonlandırıyorum.

Ben,biz, tüm Türkiye, sayamayacağınız kadar insan sizin yanınızda.Siz, isimsiz kahramanlar her zaman yüreklerimizin en kıymetli köşelerindesiniz…

 

Kategoriler
Ivır Zıvır

Olağanüstü Bir Ekip : EDELKRONE (#BaşkaBirŞey)

Bir ofis düşünün.Yarınları tasarlıyorsunuz.Disiplin ile çalışıyorsunuz fakat işe gitme saatinizi kendiniz belirliyorsunuz. Gitmediğinizde kimse ne yapıyorsun sen neden işe gelmedin demiyor. Maaşınızı kendiniz belirliyorsunuz, yetki sistemi yok, işe alınacakları da siz seçiyorsunuz. Hayır patron değilsiniz. Ve evet patronsunuz.

Benim kronik biçimde takıldığım ve hayran kaldığım, hayallerimi benden önce gerçekleştirdiği için de bir parça kızdığım bir ekip ile tanıştıracağım sizi, EDELKRONE.Bir inasn bir şirkete aşık olabilir mi? Ben oldum. Bundan eminim.Heyecan vericiydi.

Başka Bir Şey Giriş

Bu ekip ile ilgili bir yazı hazırladık dergiye.Birkaç saat sonra dergi de çıkacak fakat ben bir istisna yapıp bu yazıyı erken paylaşacağım. Ayrıca videoları da ekleyeceğim. Ancak elde sadece ilk beş bölüm var. Kalanların hepsini piyasadan kaldırmışlar. Bana kalırsa projelerinin çalınmasına sebep olduğu için kaldırdılar. Ancak bu sadece bir teori.Hiçbir fikrim yok haricinde.

Kadir beyin telefon numarasını buldum ve aramak, Ankara’ya gittiğimde görüşmek istiyorum. Umarım tüm soruları da rahatça sorarız.

Kadir Köymen

Maalesef bu ekip Başka Bir Şey isimli internette olay olan projeyi rafa kaldırdı.Videoları youtube da bulmak mümkün değil.İnstagram hesabı ve bloglarını da kapattılar.Periscope yayını yapmaz oldular. Yazımın sonunda da demiştim umarım tekrar dönerler.

Muhtemeldir ki teknoloji ile sıkı fıkı olanlarınızın çoğunun gelecek hayalleri var. Silikon Vadisi’nde yer almak, Google’da çalışmak; kendi işinin patronu olmak belki… Benim de var elbette. Ben, hiyerarşik düzenin olmadığı, gerektiğinde kendi işim olmasına rağmen beceremiyorsam beni saf dışı bırakan, özgür, imkansız tanımayan , yenilikçi bir ekip hayal ettim daima. Ancak bu hayallerimi dünyanın öbür ucunda bile yana yana arayıp bulamazken, burnumun ucunda buldum. Ankara’da.

 EDELKRONE ekibi ‘Tomorrow’ yani yarın ofisinde harikalar yaratıyor ve çok eğleniyor. Bu şahane ekip acayip buluşlar yaparken, ofiste basketbol oynuyor, geceleri diskoya çevirdikleri ofiste hunharca eğleniyor. Bu eğlencelerini Periscope’da yayınlıyorlar, video çekip YouTube’da yayınlıyorlar. Hatta yaptıkları ufak robot ve mobil uygulama ile telefonunuzdan o robota bağlanarak bu eğlenceye sizin de dahil olmanızı istiyorlar.

Edelkrone ofisi

Yahu ne bicim ekip, bunlar hep alemlere mi akıyor? Elbette hayır. Eğlenceleri kadar yaptıkları ile kalite. Kadir ve ekibi, dünya genelinde yaptıkları ilginç projeler ile tanınıyor, Avrupa ve Amerika’da da ofisleri var. Örneğin, bir dumble 5 kilo iken nasıl 10 kilo gibi hissettirir? Ya da trafikte kaldırıma park eden bir ayıya nasıl ulaşıp aklınızdaki ‘naif düşünceleri söyleyebilirsiniz? Peki, evde kimse yok, siz alışveriştesiniz. Evde neler eksik bu nasıl öğrenirsiniz?
 
Bu insanlar, tüm bunlara çok pratik ama harika çözümler bulmuş,hayır bir de üşenmeden Amerika’da fuara katılmışlar. Ama ne olaylar ne olaylar… Aksiyon hiç mi bitmez? Üretmeyi seven, bizleri de üretmenin için teşvik eden bu ekip, harikulade bir video dizisi yayınlamış ki bittiğinde atomu için parçalayacak özgüvenle kalkıyorsunuz koltuğunuzdan. Azım acık, hayranlıkla izlediğim ve biraz da hayallerimi benden önce gerçekleştirdiği için kızdığım bu ekibi, ısrarla, şiddetle, hararetle, inatla takip etmenizi öneriyorum: Bir de blog açmışlar. Her projeyi oradan takip edip öneride bulunmanın mümkün.

https://www.baskabirsey.online/

Bu yazımı yazdıktan sonra bazı gelişmeler oldu. Ekip, üzücü bir karar ile Başka Bir Şey projesini askıya aldı.Youtube ve instagram hesabını kapattı, bloglarından duyuru yayınladı. Ancak hala izlesene.com’dan takip etmek mümkün. Ümit ediyoruz ki bu şahane ekip bizleri bu heyecandan mahrum bırakmayacaktır.Sizler için videoları tek konuda toplayarak konu açacağım yakın zamanda.

Videoların bir kısmı :
Başka Bir Şey – Dailymotion

Kategoriler
Ivır Zıvır Siber Güvenlik

Siber Kimlik ile Hedefe Sızma

Siber alanda bireyleri kandırmak, gruplara dahil olmak ve istediğinizi elde etmek için yapacağınız ilk evredir siber kimlik. İnsanların güvenini kazanmanız ve kendinize inandırmanız için ilk izleniminiz her zaman önemlidir. Başlangıçta yaptığınız hataların telafisini sonradan yapmak çok daha zor olabiliyor.

Image
Toplum mühendisliğinin temel ilkesidir benim gözümde siber kimlik.
Bunu bir roman yazmak gibi düşünün. Hikaye gibi, edebiyat gibi… Çok okuyanlar bu noktada avantajlı olacaktır. Bir hikaye karakteri oluşturun. Ancak hikayeye öyle güzel entegre olsun ki kimse aslında içinde gizli bir casus barındığını anlamasın. Hikayenizin sıradan objeleri gibi…Öncelikle bir isim belirlemeli. Örneğin,* “Ahmet, Mehmet, Ali, Ayşe, Fadime…”* bunlar en çok kullanılan isimler. Soy isim konusunda da “Yılmaz, Çelik” gibi soy isimler Türkiye de en çok kullanılanlardır.İsim seçiminde yaşadığı il de önemli karakterinizin. Hangi ilde hangi isim en çok onun listesini de aşağıda bulabilirsiniz.İstatistikler : İsim İstatistikleriBu sayede karşı taraf sizin gerçek kimliğinizi araştıracak olursa sizin isminizin ve şehrinizden çok kayıt bulacak ve kafası karışacak.

Nereli olduğunu seçmek olaya ve size kalmış. Ancak hiçbir memleket şiveli yazmaz. Trabzonlular klavyeden “uyyy, uşağum” demez. Bu tip saçma oyunlara girmeyin.

Daha sonrası ise olaya ve duruma göre aşağıdaki şablona göre seçilmeli.

İsim Soyisim :
Memleket :
İkametgah :
Irk :
Meslek :
Yaş :
Din :
Siyasi görüş :
Aile : (Kaç kardeş, ana baba ismi mesleği, yaşı… )
Eğitim durumu ve okuduğu okullar :
Sevdiği şeyler : Ajdar dinlemeyi sever
Nefret ettiği şeyler ve takıntıları : Simetri takıntısı
Fiziksel özellikleri : 1.20 boylarında, kırmızı gözlü, 5 ayaklı, elf….
Psikolojik Özellikler : Biraz asosyal, yardımsever, çok kitap okuyan, meraklı melahat

Bu bilgileri siz olaya göre değiştirebilirsiniz. Karşı tarafla iletişim halindeyken bu bilgilerden taviz vermeyin. Bir sosyal ağ veya web sitesi üyeliğiniz varsa sahte hesaplarınızın hepsine bu bilgileri girin ve konuşurken* pot kırmayın. Hesaplarınızda çelişen bilgiler olmamalı.

Karşı taraf kanıt isterse sahte kimlik atabilirsiniz. Ya da sahte sosyal ağ hesapları. Ancak bunlar görünüm açısından sahteliği ortaya koyabilir. Örneğin sosyal ağ hesapları yeni açılmasıyla dikkat çekebilir.

Siz bu karakterinizin inandırıcı olması adına bir dostunuzla anlaşabilirsiniz fakat bu son çaredir ve nadir kullanılmalıdır. Durumu izah edip arkadaşınıza sosyal ağ hesabından biriyle konuşmanız gerektiğini söyleyerek onu ikna edebilir ve onun kimlik bilgilerini bir şekilde alarak karşı tarafa verebilirsiniz. Aynı zamanda bilgileri de onun bilgilerinden seçersiniz. Bu durumda inandırıcılık durumu %90 lı oranlara çıkacaktır. Çünkü bilgiler var olan birine aittir. Fakat pot kırarsanız sizin ortaya çıkma ihtimaliniz de artar. Risk bir parça artar ancak iş kolaylaşır.

Gelelim diğer noktaya, cinsiyetin bu konuda kullanımına karşıyım ve acımasız buluyorum. Fakat kullanmayın desem de kullanacaksınız. Bu durumda her sohbette ve ortamda cinsiyetinizi öne koymanız göze batacaktır. İnandırıcılık düşecektir.

Aşırıya kaçmamalı. Diğer bilgileriniz de uç noktada olmamalı. Aksine hedef kitle ile ortak olmalı, sıradan kalmalı ki göze batmasın. Arada kaynayıp gidin.
Sahte isim ve siber kimliğinizi kullanmaya başladığınız an kendinizi unutun. O kimliğe bürünün.Siz artık “Ahmet, Mehmet, Ali, Ayşe” siniz. Siz, siz olmaktan çıktınız. Yeni bir kimlik…

Tüm bunları seçerken geçmişinizden izler de bırakabilirsiniz. Bunlar inandırıcılığı arttıran önemli unsurlardır. Ancak yakayı ele vermeniz bir adım daha yaklaşır.

Örneğin, karakterinizin yaşadığı şehri seçerken kendi gerçek memleketimizi veya önceden çok iyi bildiğiniz bir şehri yazabilirsiniz. Konuşmalarda şayet bu şehri bilen biri ile konuşuyorsanız siz de ayak uydurursunuz. Ancak bilmiyorsanız bu da ciddi sıkıntıdır.

Ya da meslek ve okul seçiminde size ait olmasa dahi bildiğiniz yerleri yazabilirsiniz. Anlatırken rahat anlatmalısınız. Ancak geçmişten iz bırakmayı da çok abartmayın. Yoksa yine ele verirsiniz kendinizi.
Psikolojik bilgiler ise en önemlisi fakat bu da tam olarak size kalmış. Fakat o bilgilere uymak,sadık kalmak çok önemli. Soyut bir durum olduğundan ele alamıyorum tam anlamıyla fakat dengesiz davranmamanızı sağlar bu kimlik. Dün şen şakrak bugün karamsar olursanız hop dedik şaban sen ne ayak derler iki güne.

Son olarak kimseyi hafife almayın. Kısa bir süre dahi olsa plan belirleyin, rotanızı çizin, hikayenizi kusursuz olay örgüsü ile tamamlayın. Öyle ki hikaye bittiğinde dahi gerçeklerden ayırt edilemesin.

Kategoriler
Ivır Zıvır

Bir Şiir Daha Yaz Mehmet Akif…

Ulu dağların ortasındayım. Hava o kadar soğuk ki her şey bir an evvel buz tutup kurtulmak istiyor. Kar taneleri sanki geç kalmışçasına aceleyle düşüyor yeryüzüne. Rüzgar tokat gibi çarpıyor üstüme. Fazlasıyla hırpaladı, tüm gece rüzgar. Al rengimden kan damladı sanki. Ay yıldızım daha beyaz sanki. Buna rağmen, tek adımlık gölgemde bir üniformalı inatla bekliyor. Biliyorum derinlere her daldığında ailesini, hayatını, sevdasını düşünüyor. Yine de en büyük sevdası benim. Biliyorum çünkü bana her baktığında gözleri sanki cennet ferahlığı ile parıldıyor.Mahcubum ona. Şu soğukta, üç beş çakal bana el uzatamasın diye bekliyor. Ama en az onun kadar gururluyum. Çünkü ben asumanda dans ederken sadece o değil, herkes ışıltıyla bakıyor bana.

Kızıyorum, sen “Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!” desen de kızıyorum. Baytar Akif bu mu senin kızma dediğin halk? Bu mu çatma dediğin gençlik? Koca koltuklarda oturan o “büyük” adamlara ne demeli? Hangisi halini bilir şu arslanın? Bir gözyaşı bile dökmeye tenezzül edemezken onlar, bu yiğit ben daha kızıllara bürüneyim diye kan dökerken ben nasıl sakin kalayım Mehmet Akif?

Yine de kızmıyorum sana, kalemi en güçlü silah olan şair. Haklısın. Hala vatan diye koşuşturanlar var. Zaten onlar içindir şu dağdaki kaçaklara inat ben rüzgarda salınırım korkusuzca. İşte bu gencecik fidan onun için bekler burada. Hala vatan diyenler için…

Hatta daha dün düştü bir koca yiğit biliyor musun Akif? Gördüm, gözleri sönerken, son gülümsemesini.Yere sereserpe uzandığında gözleri bende takıldı. Donuklaştı. Belki duysaydı benim duyduklarımı, kalkıverirdi tekrar ayağa. Kurt olurdu belki. Kurtuluş “kurt oluş”ta değil miydi? Şu koca dağlar onun olurdu. Ama duyamadı işte. Baş ucuna kadar göklerden nurlarla inen şey başını okşadı bedeninden beyaz bir tülmüşçesine ruhunu çekerken, onca övgüler dizdi de o duyamadı. Belki duydu da istifini bozamadı şehitliğin onurlu ağırlığından.

Ne koçlar düştü benim için bir bilsen. Ne ocaklar söndü. O kalpleri tertemiz çocuklar benim için şehit oldu. O millet daha güzel bir güne uyansın diye uyanamadı o Akif. Hepsi al tabutlarla göğe yolcu edildi de kimse ciddiye almadı. Kalk, kalk da o güzel kaleminle bir şiir daha yaz Akif. Ben bilirim bu arslanları. Bilirim de, bilmeyenlere bir daha anlat Akif. Anlat ki bu yiğitlerin hepsi unutulmaz olsun.